Cilt Bakımı

Cilt Bakım Nedir?

Vücudumuzun dış etkenlere en açık organı olan derimizin sağlıklı ve güzel görünmesi elinizdedir. Bugün sağlıklı-güzel-parlak bir cilde sahip olmak, yarın ise daha genç görünen bir cilde sahip olmak ancak eğitimli kişilerin düzenli olarak uyguladığı ve sizin evde yapacağınız bilinçli cilt bakımı ile mümkündür.

Cildimiz güneş ışınları, olumsuz çevre koşulları, uzun süreli rahatsızlıklar ve ilaç kullanımları, hormonlu gıdalar, dengesiz beslenme, sigara gibi etkenlerle yıpranır. Doğal olan yaşlanma süreci ise hormonal ve genetik(ailesel) faktörlere de bağlı olarak yaşam boyunca devam eder. Zamanla cildimizde kırışıklıklar, renk değişikliği (sararma,  kahverengi lekeler, ince kırmızı damarlanmalara) gevşeklik ve esneklik kaybı gözlenir. Bu durum bakımsızlıkla birleştiğinde gözle görülür şekilde hızlanır ve derinleşir. Bununla beraber, zamanın ve olumsuz faktörlerin cildimizde yaptığı tahribatı yumuşatmak ve geciktirmek elimizdedir!

Cildinizi güzelleştirmek için yapabileceğiniz çok şey var. Bu yöntemler cildinizi doğru tanımaktan başlayan ve cildin ihtiyaçlarına yönelik bakım ve uygulamaları içeren bir süreci kapsar. Uzman kişilerin size önerip titizlikle uygulayacakları profesyonel cilt bakımı, ev bakımınızda kullanmanızı önerecekleri cilt bakım ürünleri, sağlıklı ve taze bir cilde sahip olmanızın garantisidir.

CİLT TEŞHİSİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Cildin Yağ Oranı

a) Cilt parlakmı, matmı

b) Ciltte pullanma

Cildin Gözenek Durumu

a) Gözenekler geniş

b) Gözenekler dolu

c) Gözenekler orta

Cildin Nem Durumu

a) Nemsiz

b) Nem oranı normal

c) Nemsizliğe meyili var

Cilt Yapısı

a) Kırışık oluşumu

b) Elastikiyeti

c) Kas gerilimi

d) Pigmentleşme

Cilt Bozuklukları

a) Komedonlar (Siyah Nokta)

b) Sivilceler

c) Yağ kistleri

d) Cilt iltihaplanmaları

CİLT DURUMUNA GÖRE UYGUN BAKIM KÜRLERİ

– KURU Cilt Bakımı

– YAĞLI Cilt Bakımı

– KARMA Cilt Bakımı

– OLGUN Cilt Bakımı

– NORMAL Cilt Bakımı

– HASSAS Cilt Bakımı

– PROBLEMLİ AKNELİ Cilt Bakımı

– ŞEHİR Cilt Bakımı

KURU CİLT

Gözenekler küçüktür. İnce bir üst deriye sahiptir. Yağ salgısı normalin altında olduğundan görünümü mattır. Nem oranı çok düşük cilt daima gergindir. Daha az  gözenek olan bölgelerde çatlayan alanlar bulunabilir. Yanaklardaki deri incedir. Cildin en büyük tehlikesi erken kırışmasıdır. Hassas bir temizleyici ile yıkandıktan sonra cildinizde gerginlik hissedersiniz, soğuk hava, rüzgar, uv ışınları, kötü hava şartları cildin kötüleşmesine sebep olabilir. Kuru ciltlerde erken yaştan itibaren bilinçli bir bakım uygulanırsa erken yaşlanmanın önüne geçilebilir. Özellikle bu cilt tipinde nemlendirme ve besleme çok önemlidir.

YAĞLI CİLT

Cildin görünümü parlak ve yağlıdır. Parlaklık yüzün her bölgesinde görülür. Gözeneklerin içi dolu, siyah nokta ve sivilce oluşumuna müsait cilt tipidir.

Bu cilt tipinde yağ bezleri fazla çalıştığı için akne oluşma olasılığı daha yüksektir. Yağlı cilt daha uzun süre diri kalır, daha az çizgi oluşabilir, ancak bakımına dikkat edilmezse en büyük tehlikesi sarkmasıdır. Yaşlandıkça kırışıklıktan çok derin çizgiler belirgin hale gelir.

OLGUN CİLT

Kadınların ciltleri menepoz öncesinde, sırasında ve sonrasında hormonal dengeler anlamında bazı değişikliklerle karşılaşır. Hayatları boyunca sivilce çıkarmamış bile olsalar kadınlar bu dönemde sivilce çıkarabilir. Yüzlerinde tüylenme problemi ve yaşlanma ile cilt inceldiğinden kahverengi lekeler ve çizgi oluşumları görülebilir. Güneş hasarları genleşmiş damarlar ve yoğun hassasiyet gibi cilt problemleri gözlemlenebilir.

NORMAL CİLT

Cildinizdeki gözenekler ortalama genişliktedir. Burun ve çenede daha çok gözenek olabilir. Bu alanlar yanaklar ve göz çevresine göre daha yağlı olabilir, ama yinede siyah nokta ve sivilce sorunu görülmez. Genelde kızarıklık olmaz . Hava sıcak olduğunda cilt biraz daha yağlı, soğuk olduğunda biraz daha kuru olabilir. En kaliteli cilt olarakta adlandırılır. Yaş ilerledikçe derinin güzelliğini ve kalitesini kaybetmemesi için genç yaşlardan itibaren koruyucu bakım uygulanması ve doğru bakım ürünleri ile cildin desteklenmesi gerekmektedir.

HASSAS CİLT

Renk gözetmeksizin insanların cildi hassas olabilir. Ancak hassasiyet açık tenli ve renkli gözlü insanlarda daha yaygındır. Cilt hassasiyeti olan kişilerin ciltlerinin bariyer fonksiyonu azalmış demektir. Bu yüzden üzerine sürülen her şeye karşı savunmasızdır. Bu tür cilde sahip kişiler hassas ve soft ürünler kullanmalıdır.

AKNELİ CİLT

Gözeneklerin içinde şeffaf yağ birikimleri mevcuttur. Neredeyse herkes bunları burun kenarlarında görebilir. Sıkışmış sebum havayla temas ettiğinde siyah bir renk alır. Siyah noktalar ve beyaz noktalar burun kenarları ve çene ortası gibi daha çok yağ bezinin bulunduğu alanlarda yüzeye çıkar. Bu tür sivilcelenmeler özellikle adet dönemi başlamadan önce ve menepoz döneminde ortaya çıkar.

Bunun sebebi östrojen seviyesinde düşme ve androjen özelliği olan hormonlarda artıştır. Yağ, ölü cilt hücreleri ve bakteri ile karşılaştığında kırmızı enflamasyonlu sivilceler meydana gelir. Tipik akne lezyonu, kabarık kırmızı, genelde şişkin olur.

ÇEVRESEL ETKENLERE MARUZ KALAN STRESLİ CİLT veya ŞEHİR CİLDİ

Şehirde yaşayanlar, sadece hava kirliliği ve işin neden olduğu çevresel toksinlere maruz kalmaz, aynı zamanda günlük hayatın gerekleri ile başa çıkmaya çalışırken yüksek seviyede stresle karşı karşıyadır. Güneşli bölgede yaşıyorsanız, günlük güneşe maruz kalma süreniz oldukça uzundur.

Şehirde yoğun iş programları nedeni ile fastfood yada yüksek yağ oranlı yiyecekler tüketir ve çok az sebze ve meyve yersiniz. Bu tür beslenmeler cilt problemlerine yol açar.

Cilt Bakım Uygulamaları

Klasik Cilt Bakımı

a) Özel maske Uygulamaları

Cildin gereksinimine göre (kırışıklıklara karşı, yağ dengeleyici, toksinlerden uzaklaştırıcı ve dinlendirici) çeşitli maske kürlerinin uygulanması sağlanır.

b) İyontoforez – Galvanoterapi

Minimal düzeyde uygulanan elektrik akımları ile polarize cilt bakımı ürünlerinin cildin derin tabakalarına doğru yönlendirilmesi ile uygulanır.

2. Oksijenli Cilt Bakımı

Yaşamın Temeli oksijen Gençliğin ve Güzelliğin Hizmetinde

İnsan bileşimindeki oksijen;

20’li yaşlarda : %100,

30’lu yaşlarda : %75,

40’lı yaşlarda : % 50 oranında seyretmektedir.

Geçen zamanın yarattığı bu kayıplara sigara,çevre kirliliği,güneş ışınları,stres,yanlış beslenme,faktörleri gibi olumsuz şartlar da eklenince bu oran iyice düşmektedir.